Uzun bir süredir ülkemizde ve Dünya üzerinde gözle göremeyeceğimiz bir düşmanın ( Bazı çok bilmiş sorumsuzlar, parti düzenleyerek, kumar oynayarak işi ciddiye almasalar da ) milyonlarca insanın hayatlarını kaybetmelerine vesile olan düşmana karşı Bilimin desteği ile topyekûn verilen savaş, uzun uğraşlar ve ülkelerin işbirliği sayesinde, Ülkemiz ve Dünya ekonomisi zor günler geçirmiş olsa da belli bir seviyede kontrol altına almanın güveni ile (sorumluluk sahibi olan diğer insanların hayatlarına değer veren insanlar sayesinde) kısıtlanan günlük rutin yaşantıların normale dönme süresinin olumlu sinyalleri gözle görülür şekilde ortaya çıkmaya başladı.
Sıkıntılı günler süresinde bizlere manevi güç veren Ramazan ayında topluca teravih namazları kılınamasa da ibadetle geçirilen iyilikler!!! yaptığımız Ramazan bitiminde İslam dünyasıyla birlikte kutladığımız Ramazan Bayramı’nı hepimiz ne kadar hak ediyoruz diye kendimize sormaktan korkmamalıyız!
Hoppala! neden böyle bir soruyu durup dururken kendime sorayım diyebilirsiniz! Gelin beraberce böyle bir sorunun neden sorulması gerektiği konusunu çevremizden başlayarak araştıralım. 1- Salgın dönemi süresinde kurallara ne kadar uyarak etrafımızı Virüs belasından korumada başarılı olduk, yoksa başlangıçta belirttiğim sorumsuzlar sınıfından olup, olur olmaz dışarı çıkarak virüsün yayılmasını istemesek de katkıda bulunup birilerinin hasta olmasına, hayatını kaybetmesine sebep mi olduk 2- Çevremizdeki yardıma muhtaçlara ne kadar yardımda bulunduk (Komşusu aç iken Tok yatan bizden değildir. HS) onların dertleriyle dertlenip yardım elimizi uzatabildik. 3- Asya’da, Hindistan’da, Arakan’da, Afrika’da, bilhassa Filistin’de emperyalist ve İsrailli güçlerin orada yaşayan İslam Ümmetine uyguladıkları son olarak Siyonist İsrail’in Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki Müslümanları zorla tahliye etmeleriyle başlayan, İslam’ın ilk kıblesi Kudüs şehrindeki Mescid-i Aksa’ya girerek namazdaki Müslümanları yaralayıp öldürmelerine! şahıs olarak tepkimizi koyabildik mi, bu olaylar sırasında sessiz kalan, ya da Israil’i masum göstermeye çalışan Emperyalist güçlere karşı bir araya gelemeyen İslam (Sadece ad olarak anılan) ülkelerine tepkimiz ne oldu!!! Bizler; Mehmet Akif ’in ifadesiyle “Şarkın en sevgili Sultanı, Selahattin Eyyubi’nin mi” gelmesini bekliyoruz! 4- PKK terör örgütünün Emperyalistler tarafından desteklendiğini (Cumhurbaşkanımızın Kudüs açıklaması sonrasında, sosyal medyada Netenyahu`nun oğlu tarafından çaput parçasının Kudüs açıklaması karşısında yayınlanmasını) Dahili bedhahlar tarafından mağduriyet edebiyatında kullanılacak diye sosyal medyada yazmalarına tepkimiz ne oldu. (Sahi bizim dışarıda düşmana ihtiyacımız yok, içimizdeki hainler dışarıdakiler içinde çalışıyorlar) Mazlumun yanında yer almak ona kol kanat germek hem İslam’ın hem de Türklüğün şanındandır, unutmayalım; Haksızlık karşısında susan dilsiz ŞEYTANDIR!!! 5- Sözüm ona kendilerini Müslüman diye adlandıran, normal şartlarda Cami imamlarının arkasında namaz kılmayan, “kerameti kendinden menkul sözde şeyhlerinin “sözünden çıkmayan ve ibadet edecekleri iddiasıyla (Allah’ın cc vermiş olduğu hayatlarımızı tehlikeye atacak şekilde) kısıtlamaları hiçe sayarak Cami işgaline kalkışarak ortalığı karıştırmaya kalkanlara tepkisiz kalmamız.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz, lakin bu güzel Bayram gününde, evde kalmanın akraba ziyaretini yapamamanın verdiği burukluğu daha fazla artırmadan kısa bir süre de olsa düşünmeniz yeterli olacaktır diyorum.