Kışın pek nadir olan güneşin parlak ışığı perdenin aralığından süzülerek odamı aydınlatıyordu, yattığım yerden bir zaman boş gözlerle hiçbir şey düşünmeden duvarda rüzgârın etkisiyle Kuğu Gölü Balesi’ni aratmayacak güzellikte ahenk içinde dans eden kuru dalların yansıttığı gölgeleri seyrediyordum. Bir süre sonra günü başlatmak için ayağa kalkıp pencereye yanaştım perdeyi sonuna kadar açtım gözlerimin güneş ışığına alışmasından sonra, gördüğüm manzara karşısında hayretler içerisinde kaldım; zira gece yağan kar, evlerin çatılarını, yolları, araziyi, bahçeleri bütün kötülüklerin, karanlıkların üzerine çekilen temiz beyaz bir örtü gibi beyaza bürümüştü. Bahçemizdeki ağaçların bazılarının dallarında birikmiş, küçük çam ağacını gelinlik giymiş genç kızları kıskandıracak şekilde, bembeyaz sarmış, tabiatın gelini yapmıştı.
Sabahleyin yuvalarından boş kursakla çıkan kuşlar, akşam dolu kursakla döneceklerini bilircesine rızıklarını aramak için ötüşerek uçuyor, okul yolundaki çocuklar, ellerinin üşümesine aldırmayıp büyük bir sevinç içinde çığlık çığlığa birbirlerine kartopu atıyor küçük tümseklerden çantalarını kızak yaparak kayıyorlardı.
Gözüm bir an bahçedeki kayın ağacının bir dalındaki, rüzgâra kışın soğuğuna inatla karşı koyarcasına asılı kalan tek yaprağa takıldı. Dışarıdaki rüzgâr sallıyor lakin düşüremiyordu, sebep ne olabilir diye düşünürken; bu ağaca neden “Kayın Ağacı” dendiğinin farkına vardım. Kayın, Orta Asya’da yaşayan Türklerin ataları yani hayat verenler için özellikle kadınları için kullandıkları bir söz (Dîvânu Lugâti’t-Türk’te “katun” / Kaşgarlı Mahmud)
Hayat kaynağı oluşu, hayati yaşamı sembolize etmeleri açısından aynı sözcükten çıkan, Kayın ve Kadın; kuvvetli mücadeleci güçlüler için kullanılan iki isim.
Evet kadın olan analarımız; doğuran, büyüten, bedenen ve ruhen her an yanımızda olan haklarını hiçbir vakit ödeyemeyeceğimiz analarımız “Cennet annelerin ayakları altındadır” Hadisiyle ne kadar değerli oldukları bildirilen analarımız.
Peki biz biliyor muyuz dersiniz…
Düşüncelere dalıp gitmişken, balkonun kenarına konan kuş sayesinde düşüncelerden sıyrılıp, karla kaplı olan tabiatta rızkını arayan kuşlar ve diğer canlılar için benim de en azından evin balkonuna, kapının önüne yiyecek ve bir tas su koymam gerçeğini hatırlattı.
Kayın ağacına ve dalındaki yaprağa bakıp, zamanı geldiğinde kökleri sağlam olan Kayın ağacının yaprak çiçeklerinin tekrar yeşereceğini ve daldaki tek kalan yaprağa arkadaşlık edecek yaprakların yetişeceği düşüncesi kış güneşinin ısıttığı yüzümde tebessüm oluşmasına vesile oldu.
Son gibi gördüğümüz olaylar aslında yeni başlangıçların habercisidir…