Yıllar önce Yeni Asır’da polis muhabirliği yaptığım yıllarda en unutamadığım anılardan birisi de benim bir haber için gözlerimin bağlanmasıdır.
O zamanlar bir banker İzmir’de yüzlerce kişiyi dolandırmıştı. Olayın polise ve savcılığa yapılan şikayetler üzerine ortaya çıkmasından sonra İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Organize Suçlar ve Kaçakçılık Şubesi ekipleri her yerde bu bankeri arıyordu.
İşte bu sıralarda İzmirli önemli bir mafya babasının bu bankeri büyük miktarda para karşılığı koruma altına aldığı haberleri gazetelerin birinci sayfalarından inmiyordu. Bende emniyetteki dostlarım aracılığı ile bu banker ve mafya babasının haberlerini yapıyordum ve haberlerim Yeni Asır’ın birinci sayfasından inmiyordu.
Son olarak bu mafya babasıyla ilgili “Özel” bir haber yaptım ve bu haber gazetemde manşet oldu.
İşte bu haberin çıktığı günün akşamı gazeteye bir telefon geldi ve benimle konuşan bir kişi bu mafya babasının benimle görüşeceğini ancak bu durumu polise bildirmememi özellikle istedi.
Olayı hemen o zamanki haber müdürüm Yücel Arı’ya söyledim ve hemen hazırlıklara başladık. Akşam saat 19.00’da Efes Oteli’nin önünden beni bir araba alacak ve bu mafya babasının yanına götürecek ve bende röportajımı yapacaktım. Yücel Arı her ihtimale karşı beni alacak arabayı takip etmesi için foto muhabirimiz Ramazan Akın’ı görevlendirdi ve ona bir araba tahsis etti.
Ben belirlenen saatte otelin önüne gittim ve gerçektende son model bir araç geldi ve araçtan inen bir kişi arka kapıyı açarak kibarca araca binmemi istedi. Tabi benim için rahat çünkü nasılsa Ramazan Akın beni takip ediyor ya. Bu yüzden başıma bir şey gelmez diye düşünüyorum.
Ama bir süre sonra benim bindiğim aracı takip eden Ramazan Akın yoğun trafik yüzünden bindirildiğim aracı kaybetmiş. Ben bunu daha sonra öğrendim.
Araca bindikten sonra yanıma oturan kişi ;
”Kusura bakma gözünü bağlayacağım. Gittiğimiz yeri senin ve bizim güvenliğimiz için bilmemen gerekiyor” dedi ve siyah bir bezle gözlerimi bağladı. Tahminen iki saat kadar yolculuk yaptık ama ben hala İzmir içinde dolaştığımıza inanıyorum. Neyse bir yere geldik ve durduk.
Araçtan yine kollarımda giren iki kişi ile gözlerim bağlı olarak birkaç merdiven çıktık ve bir eve girdik.
İşte o zaman gözlerimdeki bağı çözdüler. Aman Allahım görmek ne kadar güzel bir duyguymuş diye düşündüm kendime kendime….
Çok modern ve büyük bir salon,..
Her yer irili ufaklı heykellerle dolu ve hayatımda ilk kez gördüğüm içi balıklarla dolu dev bir akvaryum.
Ve bu büyük salonda dolaşan kocaman bir kurt köpeği ve girdiğimiz evin içerisi bellerinde silahlı adamlarla dolu.
Bir süre sonra beni bir odaya aldılar ve “O” mafya babası içeri girdi.
Benimle röportaj yapma sebebinin beni çok iyi araştırdığını ve güvenilir bir gazeteci olduğumu öğrendiği için beni tercih ettiğini söyledi.
Ve Başladı olayı anlatmaya..
Ancak konuşmaları teybe almamı istemedi bende mecburen soruları ve onun anlattıklarını tek tek yazmaya başladım.
Onu duvarda çapraz duran iki kılıcın önünde ve kurt köpeğiyle birlikte onlarca fotoğrafını çektim. Birde ben röportaj yaparken adamlarından birisi benim fotoğraf makinemle bizim birlikte fotoğraflarımızı çekti.
Ben ise bu haberden dolayı sevinçten uçuyordum ve bu haber kesin manşet olacaktı.
Ölüm bile bana vız geliyordu…
Ama saatlerce süren bu röportajdan sonra bir isteği oldu. Çektiğim fotoğrafları ve yazdıklarımı bir araç gazeteye bırakacak haber gazetede çıktıktan sonra beni yine aldıkları yere bırakacaklardı.
Ben itiraz etmek istedim ama düşünün bu “Özel Röportaj” benim yeni prestijim olacaktı. Haber müdürüme iyi olduğumu, polise haber vermemesini yazdığım birde not ekleyerek bir makara film ve sayfalar dolusu röportajımı onlara verdim ve bir araçla gazeteme gönderdiler.
Neyse ertesi gün sonra bu özel röportajın çıktığı gazeteyi getirdiler. Gazete tam sayfa bu haberle süslüydü. Bol fotoğrafla Ve “Muzaffer Tezel’in Özel Röportajı” anonsuyla. Hiçbir ekleme yoktu ve bütün anlattıkları olduğu gibi yayınlanmıştı. Mafya babası mutluydu. Artık polise teslim olacaktı çünkü suçsuzluğuna inanıyordu.
Bana teşekkür etti ve yine gözlerimi bağlayarak adamları beni bir araca bindirdi. Beni aldıkları aldıkları yere Efes Oteli’nin önüne bıraktılar.
Mafya babası gerçekten o günün akşamı polise teslim oldu ve çıktığı ilk mahkemede tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Tabi ben bu haberleri de takip ettim.
Bu mafya babası yıllar sonra Kuşadası’nda bir otel ihalesi yüzünden çıkan ihtilaf sonucu silahla vurularak öldürüldü.