Yazmıştım!
Unuturlar, unuttururlar, bir şeyler yapıyormuş gibi gösterirler ama havanda su döğerler diye..
Toplantılar yapılıyor ama sadece birilerine yarıyor…
Yani ya maaşları, gelirleri bu iştendir, ya da ek gelir sağlıyorlardır.
Nasıl mı?
Harcırah alırlar, yolluk alırlar, üstelik bir de medyada isimleri ve görüntüleri geçer…
Anımsatayım:
30 Ekim 2020 Tarihinde İzmir’de meydana gelen 6,9 büyüklüğündeki depremde 117 vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve yine çocuk ve yetişkin olmak üzere toplam 1035 vatandaşımız yaralı olarak enkazdan kurtarılmıştır.
Yalnız İzmir ve Türkiye değil tüm dünya biliyor!
Yaşamış olduğumuz Bu Doğal Afet nedeniyle tüm depremzedelerin çok ciddi maddi ve manevi kayıpları oldu.
Yurt içi ve yurt dışından yaşayan duyarlı vatandaşlarımız sayesinde İzmir’imize maddi ve manevi destekler sağlanmış olup bir nebzede olsa hepimizin acısının bir noktada hafiflemesine sebep olundu.
Biz depremzedeler adına onlara desteklerini esirgemeyen halkımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.
*- NE KADARI GERÇEK
Ama;
Depremin üzerinden 4 ay geçmesine rağmen depremzedeler mağduriyete uğratılmaya devam ediliyor.
Yapılan toplantılarda, açıklamalarda, görsel ve yazılı basında yapılan röportajlarda, televizyon kanallarında ‘Biz imar planı hazırlarken konut sahiplerinin rızasını alıyoruz ve aynı metrekare, aynı koşullarda, aynı yerlerinde ve aynı komşularıyla konutlarını veriyoruz’ gibi gerçek olmayan demeçler veriliyor.
Fakat iş söylendiği gibi gerçekleşmiyor.
Depremzedelerin rızaları alınmadan, onlara bilgi verilmeden evlerinin yüzde 40 oranında küçüleceği ( Bürüt 135 metrekare olan evleri bürüt 90 metrekareye düşürülerek, burada en az 45 metrekare kayıpları oluyor), 84 hane olan siteleri 96 haneye çıkarıldığı gibi, 8 kat olan bina yüksekliği 6 kata düşürüldü.
Fazla çıkarılan 12 daire sorulduğunda ise TOKİ ye kalacağı bilgisi veriliyor.
Yani, kimin aklı ya da görüşü ise arsa payı hakları 84’te 1 den, 96’da 1 e düşürülmüş oluyor.
Görüldüğü üzere bin bir emek ve borçlanarak konut sahibi olan sıradan vatandaşlarımız arsa payları üzerinden de hak kaybına uğradılar.
İnanılacak gibi değil ama; depremzedelerin 3+1 olan evleri otomatik olarak 2+1 e düşürülüyor.
Konuştuklarımız:
‘Bizler yaşam alanlarımızın kısıtlanıyor olmasını kabul etmeyeceğiz’ diyorlar.
*- TERCİHE BAKIN
Depremden sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tarafından toplam 7 proje alanı belirlendi.
Tüm proje alanlarındaki durum aynı.
Depremzedeler konu ile ilgili şunları söylüyor:
‘Devletimizin yetkili kurumu ile yapmış olduğumuz görüşmelerde, bizlere eğer istersek yeni yapılan rezerv alandan ev alabileceğimiz söylenmiştir, ancak şu bilinmelidir ki böyle bir tercih yaptığımız taktirde, mevcut yerimizdeki hakkımızdan feragat etmemiz gerekecektir.
Yani açık bir şekilde ya mevcut yerinizde küçültülmüş haliyle evimizi alacağız, yada rezerv alanında tercih edeceğiz, bu durumda sadece tek seçeneğimiz olduğu bildirildi.
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 1 Mart 2021 tarihinde OY BİRLİĞİ ile almış olduğu kararda aynı kat ve aynı metrekare kararına karşın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Hak kaybımıza sebep olarak bizim binalarımıza zemin + 7 kat yerine, zemin + 5 kat vererek projelendirdi.
Ayrıca inşaat maliyetinde %30, %40 oranında indirim yapılıp, geri kalanını bizim ödeyeceğimiz söylenerek mağduriyetimiz daha da fazlalaştırıldı
Buna rağmen toplantılarda, televizyonlarda bizlere sürekli olarak ‘Hiçbir hak kaybınız olmayacak!’ diyerek inandırmaya çalışılmaktadır.
Değerli vatandaşlarımız yaşam alanlarımızın kısıtlanması hak kaybı değil midir?
Bizler emlakçı ya da müteahhit değiliz, ticari bir açıdan bakamıyoruz.
Yıllarca tüm zorlukları göze alarak, pek çok şeyden fedakarlık yaparak ve kıt kanaat yaptığımız birikimlerimizle ve zor şartlarda aldığımız evlerimizi aynı şekilde geriye istiyoruz, bununda en doğal hakkımız olduğunu düşünüyoruz.
*- İŞİN GERÇEĞİ
Deprem anında evleri yıkılmayıp, binaları ağır ve orta hasarlı olan vatandaşlarımıza, rezerv alanından ev verilip ağır ve orta hasarlı binalarının bulunduğu yerlere de, mevcut kat ve aynı metrekare olmak üzere dönüşümüne izin verilmektedir.
Yani hem rezerv alandan ev verilmektedir, hem de ağır ve orta hasarlı binaları dönüştürülüp kendilerinin yeni evlerinin kendilerinin yapmaları sağlanmaktadır. ( Burada sorun bu komşularımızın kazandıkları haklar değil, evleri yıkılmış biz depremzedelerin aynı şartlardan yararlandırılmamasıdır ).
Böyle bir durumda biz mağdur depremzedeler tekrar mağdur edilmiyor muyuz?
Tek suçumuz evlerimizin depremde yıkılıp can kayıplarımızın ve yaralılarımızın olması mı?
*- SÖYLENEN
Değerli Vatandaşlarımız, deprem anında yıkılmayıp ağır ve orta hasarlı binaların yıkımı için hafriyat firmaları binanın yıkımı için bina başına 100.000 – 120.000 TL bedel öderlerken (çıkan hurda ve demirler için) bizlerin yıkılan binalarımızın hafriyatı için bizlere bir ödeme yapılmadı. Bunu sorduğumuzda ‘Aman kişi başı 5.000 TL düşüyor ne olacak’ dendi. Bu mağduriyetimiz varken enkazda kalan tüm değerli eşyalarımız, depremin üzerinden 4 ay geçmesine rağmen hala bizlere ulaştırılamamıştır.
Enkazdan çıkan eşyalarımızı sorduğumuzda bizi valiliğe yönlendiriyorlar, Valilik Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, bakanlık Jandarmaya, Jandarma Polise, Polis ise Valiliğe yönlendiriyor, bu kısır döngü bu şekilde sürüp gidiyor.
Depremzede ve proje mağdurları olarak sizlerden ricamız, bir kez daha sesimizi duymanız.
Hak kayıplarımızın giderilmesi ve yaşam alanlarımızın bizlere geri verilmesi için bir kez daha bizlere destek olmanız.
Göstereceğiniz duyarlılık ve Hassasiyet nedeniyle tüm depremzedeler adına teşekkür ediyoruz.
Saygılarımızla. (30 Ekim Depremi proje alanı Mağdurları- İZMİR’
*-