İzmir Yargı ve Güvenlik Muhabirleri Derneği Olağan Genel Kurulu Güzelyalı Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
Genel Kurul’da Başkan Muzaffer Tezel ile bir dönem daha yola devam kararı alındı.
Yapılan Genel Kurulda 2. Dönem için görev alan Yönetim Kurulu Başkanı Muzaffer Tezel; ‘Değerli arkadaşlarımın isteği, basın sektörünün içinde bulunduğu olağanüstü durum mücadeleyi sürdürmeyi gerektirdiği için bir dönem daha görev yapmayı uygun buldum.
Bin bir emekle kurulan Atatürkçü, Vatansever ve Cumhuriyet değerlerine bağlı derneğimiz, her biri iyi yetişmiş yönetim kurulu üyelerimizle birlikte bünyemizdeki polis ve adliye muhabiri arkadaşlarımıza destek olacağız. İlk işimiz derneğimize üye olan ya da olmayan muhabir arkadaşlarımızla birlikte “İlk Kurşun Basın Çalıştayı” düzenleyeceğiz” dedi.
*- AYDIN ve BURSA İŞBİRLİĞİ
Başkan Muzaffer Tezel; “Çalıştayı yakın işbirliği içinde bulunduğumuz Aydın ve Bursa’da görev yapan polis-adliye muhabiri arkadaşlarımızı da davet ederek sorunlarımızı masaya yatıracağız. Bu çalıştayı daha sonra Aydın ve Bursa’da gerçekleştireceği. Amacımız çözüm önerileri geliştirmek ve hayata geçirmek. Pandemi süreci yüzünden bir önceki dönemde yapamadığımız projeleri hayata geçireceğiz. Üye sayımızı arttırarak daha güçlü olacağız.
Bugüne kadar derneğimize hizmet eden başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile bize her türlü desteği veren Konak Belediye Başkanımız Sayın Abdül Batur’a teşekkür ediyor, yeni dönemin derneğimiz ve yönetim kurulumuz için başarılı geçmesini diliyorum” diye konuştu.
Olağan Genel Kurulda Yönetim Kurulu Başkanı Muzaffer Tezel (Yeni Haber Gazetesi ve www.yenihaber.com.tr İnternet Portalı Sahibi), Yönetim Kurulu Üyeliklerine ise Oğuzhan Kavaklı (Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi), Mehmet İnmez (Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri), Arif Çayan (Medya Ege Yönetim Kurulu Başkanı), Serdar Yılmaz (DHA İzmir Büro Şefi), Bahri Karataş (Hürriyet Gazetesi Emekli Muhabiri) ve Cem Ulucan’dan (Aydın Büyükşehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı) seçildi.
*- BASİT AMA ÖNEMLİ
Önceki yazımda belirttiğim ’15 Temmuz’ haberini valilikten aldığım sırada Urla Atatürk Mahallesi’nde yani ‘Kum Denizi’nin bulunduğu alanda Kayyum yönetimindeki çalışmaları düşünüyordum…
Çöp kamyonu geldi, yavaşladı, şoför ve yanındaki, üzerinde ‘İzmir Büyükşehir Belediyesi’ yazan çöp konteynerine baktılar…
Tepeleme dolu değildi…
Öyleyse ‘üç ya da dört gün sonra dolar biz de görevimizi yaparız!’ düşüncesi ve mantığıyla gaza bastırdı, yoluna devam etti.
Bu ilk değildi..
Demek ki verilen talimat buydu…
Belediye otobüsleri gibi ‘her durakta durma! Zamandan kazan’ sistemi…
Belki de kendilerince haklılar…
Sivrisinek ya da karasinek üremiş önemli mi?
Bu arada öğrendim:
Başkan Tunç Soyer, Seferihisar’da ‘Lavanta hasadına’ katılmış…
Önceki yıl da Bodrum’dan arkadaşım Ayfer Ülkü, turistlerin rağbet ettiği bir ‘Lavanta bahçesi’nin fotoğraflarını paylaşmıştı…
Yani önemli sayıda meraklıları bulunuyor…
Ya Urla’da…
Atatürk Mahallesi’ndeki parkın bir kısmında lavanta köşesi vardı…
Şimdi yok!
Kesip yok etmişler…
Şimdi o bölgenin girişini otlar bürümüş gibi…
Marko Paşa’yı arıyorum, o da yok!
*- ÖRÜMCEK KAFALILAR
Nadide Apaydın Akbulut emekli bir memur…
Gençliğinden bu yana başta müzik ve gençlik olmak üzere halkın sorunlarıyla ilgilenen bir İzmir aşığı…
En büyük özelliklerinden biri de yemek ustası…
Yani gerçek gurme…
Selanik’ten tutun da Boşnak böreğine kadar tüm Balkanlardaki Türk mutfağını en ince noktalarına, ayrıntılarına kadar bilen, anlatan, yazan bir hanımefendi…
Sosyal Medyada yüzlerce, binlerce gerçek takipçisi bulunuyor.
Sorun nerede Nadide Hanım orada…
Kaç kez ‘Kalemi eline al ve yazmaya başla!’ diye öneride bulundum…
Hatta ‘Yarın değil, hemen şimdi!’ diye de uyarıda bulundum…
Çünkü biliyorum, ‘Pazartesi, yani hafta başı’ diyen hiç kimse sözünde duramamıştır.
Hangi konuda olursa olsun…
Ama diyet, ama seyahat, ama başka bir konu…
Örneğin spor, ya da sağlıklı yaşam, yürüyüş…
Nadide Hanım bakın ne yazdı, 11 Temmuz Pazar günü…
*- ‘DERDİM VAR!’ DEME…
Dün akşam Volkan Konak’ı izledim.
Aradaki karmaşa sonrası Mevlana’dan bir söz söyledi:
‘Derdim var deme, senin derdin başkasının Nimeti olabilir.'
Tam da düşündüğüm gibi, benim kırık parmağım başkası için vızıltı olabilir, kendim içinde öyle.
Ne yapalım?
Biraz ağrır, biraz şişer, morarır sonra kaynar gider.
Birkaç gün önce kemoterapi alan bir canımla konuştum.
Kürt kökenli, emektar, insan sevgisi dolu bir kadın, kankam...
Yaz sıcağında üşümüş, kalın bir yelek vardı üstünde.
Yüzü solgun, gözlerinin altı kararmış.
‘Geçecek!’ dedim…
‘Kanka bu günler de geçecek.
İş senin güçlü ve dik duruşunda biter.’
*- YALNIZ ERKEK ŞİDDETİ Mİ?
Sonra tv'de erkek şiddetinin haberleri vardı.
Adam basmış pompalıyı kadının bir bacağını kesmişler.
Bir diğeri tam 17 yerinden bıçaklamış.
Şimdiki moda yüksekten atıp koştu atladı, kendi düştü demek.
‘Nasılsa birkaç yıl yatar çıkarız!’ mantığı.
İşte dert bunlar.
Hangi kafadır bu böyle?
‘Sen kimsin nesin?’, bir kadını hayattan koparmayı nasıl kendine hak görürsün?
Öyle bir yerdeyiz ki, insanlık ağlıyor.
Bazı kadınlar var, onlar da hayatın başka gerçekleri.
Görümceler, kayınvalideler...
Gelinleri dayak yediği zaman '’hak etti'’ diyenler.
İnanası gelmiyor insanın değil mi?
Ne yazık ki sadece erkekler değil, kadının kadına şiddeti de devam ediyor.
Hele ki güçlü, üretken kadınlara düşmanlık tavan yaptı.
Bir kayınvalidenin yeni evli gelini için ‘şimdilik çalışmasına izin verdim, oğlumun kolunun altında çalışsın bakalım, sonra alırız işten’ dediğine ben şahidim.
Çalışmayan diğer gelini için de ‘Oğlumun ekmeğini yiyor, söz dinleyecek tabi, dinlemezse de doğru anasının evine!'
Güçlü olacağız güçlü duracağız.
Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz!
Yoksa ne erkek şiddeti ne de örümcek kafalı bazı kadınların şiddeti hiç bitmeyecek...